Algı ağı - Büyük resmi görmek..
Yaşam içerisinde açığa çıkan her oluşum, insanın beş duyu ile tespit edebildiğinin çok ötesinde, beş duyu ile algılayamadığı çok fazla unsuru içinde barındırır.
İnsan yaşam içerisinde sınırlı algılaması ile oluşumların küçük bir bölümünü görür, duyar ve bu oranda değerlendirmesini yaparak olaylara tepkisini koyar. Aslında beş duyu ile algıladıklarımız "aysberg" in görünen kısmıdır.
İnsan yaşam içerisinde sınırlı algılaması ile oluşumların küçük bir bölümünü görür, duyar ve bu oranda değerlendirmesini yaparak olaylara tepkisini koyar. Aslında beş duyu ile algıladıklarımız "aysberg" in görünen kısmıdır.
İnsan, sınırlı algılaması sonucunda verdiği kararların karşılığını bir müddet sonra yaşamında açığa çıkan fiiller olarak bulur ve bunlar neden başıma geldi diye sıkıntı yaşar, şikayet eder.
Oysa, önemli olan hadiselere beş duyunun sınırlı kapasitesi ile bakıp bütünü yanlış değerlendirmek yerine, sağlıklı bir düşünce, tefekkür (kalp gözü, basiretle) ile büyük resmi görerek bir sonraki anı oluşturabilmektir.
Oysa, önemli olan hadiselere beş duyunun sınırlı kapasitesi ile bakıp bütünü yanlış değerlendirmek yerine, sağlıklı bir düşünce, tefekkür (kalp gözü, basiretle) ile büyük resmi görerek bir sonraki anı oluşturabilmektir.
Milyarlarca hücreyi barındıran insan beyni hücreler arası biyo-elektrik akışı sağlayan "snapslar" vasıtası ile birbiri ile bağlantı oluşturarak bir algı (network) ağı oluşturur. Bu ağ ne kadar çok hücreyle sağlıklı bağlantı halinde ise beş duyu ile algılanamayan hakikat (büyük resim)o oranda netleşir.
Kişinin veri tabanındaki bilgi dağarcığı oranında da algılanan veriler deşifre edilerek evrensel sistem (büyük resim) net olarak görülüp, algılanır hale gelir.
Kişinin veri tabanındaki bilgi dağarcığı oranında da algılanan veriler deşifre edilerek evrensel sistem (büyük resim) net olarak görülüp, algılanır hale gelir.
Beynin çalışma sistemini etkileyici her şey, özellikle de uyuşturucu türü içecek ve bitkiler (alkol, esrar, tütün, vb) beyin hücrelerini uyuşturarak, hücreler arasında iletişimi sağlayan snapsları tıkar ve hücreler arası biyo-elektrik akışı engeller. Bunun sonucunda da, bu durumdaki kişilerde çok daha az hücreden oluşan bir algılama ağı (network) oluşur.
Beyin hücrelerinin yüksek kapasitede birbirleri ile iletişim kuramamaları neticesinde belirli, dar bir pencereden olayları gözlemleyip, algılamak zorunda kalan bu kimseler dolayısı ile muhakeme, tefekkür yeteneklerini de sağlıklı olarak kullanamaz olayları bütünsel bir bakış açısı ile değerlendirip, sistemde yerine oturtamazlar.
Bu kimseler, görüş (algılama) kapasiteleri dar olduğu için, çok net olan oluşumları dahi, doğru değerlendirmelerde bulunamadıklarından devamlı çelişki yaşarlar.
Hata yaparlar. Kendilerini bütünden, Tek’den ayrı bir maddi varlık olarak algılayarak, sınırlı dünyalarının (kozalarının) içinde, ben ve ötekiler algılaması ile yaşamaya devam ederler.
Hata yaparlar. Kendilerini bütünden, Tek’den ayrı bir maddi varlık olarak algılayarak, sınırlı dünyalarının (kozalarının) içinde, ben ve ötekiler algılaması ile yaşamaya devam ederler.
Bu olmadığı zaman günümüzde olduğu gibi dünyanın en gelişmiş ülkesinde, en iyi eğitimi almış olsa bile insanlar hakikati algılayamayıp, bir çok metaforik anlatımı (Armageddon, Mesih, Mehdi, vb.) hakikat zannedip, insanlığı felakete götürebilmektedir.
Bu olay Kur'an’da (Araf suresi/179) “Onların kalpleri (şuurları) var, (hakikati) kavrayamazlar. Gözleri vardır baktıklarını değerlendiremezler. Kulakları vardır duyduklarını kavrayamazlar!.. İşte bunlar en'am (evcil hayvanlar) gibidirler. Belki daha da şaşkın! Onlar gâfillerin (gaflet içinde - kozalarında yaşayanların) ta kendileridir!” şeklinde ifade edilmiştir.
Yorumlar
Yorum Gönder