Kayıtlar

2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Önsöz

İnsan varlığının farkına vardığı andan itibaren bir yandan kainatı tanımaya çalışmakta, bir taraftan kendi derinliklerinde varlığını hissettiği “gerçek ben”i aramakta, yaşam, kader, ölüm sonrası ve benzeri kavramları sorgulayıp cevap bulmaya çalışırken farklı din ve inançların rehberliğinde de yaradana ulaşma çabası içinde bulunmaktadır. Yazmış olduklarım, ben kimim?, neden buradayım? gibi birçok soruya cevap bulabilmek için uzun yıllar önce çıktığım tefekkür yolculuğumda elde ettiğim tespitlerimi, düşüncelerimi “Kozmik frekans” başlıklı, blogumda, dünyanın her yerinden okuyucularla paylaştığım yazılardan oluşmaktadır. Evrenin aslı ve insanın özellikleri üzerinde duran bu yazılar da, yaşamın özü ve evrendeki sistemi, gördüklerimiz haricinde, göremediğimiz fakat bizi doğrudan etkileyen soyut alemi, gayb-ı, bilinmeyeni, ayrı ayrı varlıklardan ibaret görünen bu dünyanın özünde evrensel bir bütünlüğün mevcudiyetini, günümüz insanının anlayabileceği bir bakış açısı ve üslup ile anla...

Sorular ve Cevaplar - 1

İnsanlar neden aksiliklerin hep kendisini bulduğunu söylerler? İnsanın dünyasında karşılaştığı her olayın olumlu yönlerini görmesi, sahip olduğu değerlerin farkına varması(nimetleri görmek/şükür) beynin bu doğrultuda kodlanması olayıdır. Bu da bilinçaltına giden verilerin bu format doğrultusunda işlenerek şekillenmesine neden olur. Bunun aksi her şeyin olumsuz yanını görmek sahip olduğu değerlerin farkında olmamak(nimete kör/nankör olmak) ise beyni bu şekilde negatif formatlar. Bu da insanın bir sonraki anlarında bu doğrultuda çıktılar oluşturur. Bundan dolayı da bu tip insanlar hayatlarındaki her şeyden devamlı şikayet ederler. Kötü olan her şeyin kendilerini bulduğunu söyleyerek yaşamlarındaki bu kısır döngüyü devam ettirirler. Müslümanlar cennete, diğer insanlar cehenneme mi gidecek? Öncelikle kimin hangi dinin mensubu olup olmadığı ölüm anına kadar belli olmaz. Bir kimsenin doğumu ile aldığı sosyolojik kimlik, Allah nezdinde o dini bilip, yaşıyor demek değildir. Pek çok kişi...

İnsanın sırrı – Âdem ve Havva'nın hakikati

İnsan Allah’ın ilahi isimlerinin(esma) bileşimlerinden şuurlu mana sureti olarak vücut bulmuş, farkındalık sahibi varlıktır. İnsandan çıkan tüm mana ve fiiller varlığını Allah’ın ilahi isimlerinden  alır. Bu yüzden insanın hakikatini anlayan kâinatı da anlamış, bilmiş olur.  “İnsan Benim sırrımdır. Ben de insanın sırrıyım”  (A. Geylânî Hz.) Bu ifade ile çok önemli bir hakikat idrak ettirilmeye çalışılıyor. Yalnız buradaki insan bilinç sel olarak tekâmül etmiş kendindeki hakikati öze, zata dönük okuyup, kendini bilen kâmil insandır. Çünkü her iki ayaklı, konuşan varlık insan demek değildir. İnsan kendi hakikatini bilip kendinin ne olduğunu anlayabilirse insan diye nitelendirilir. İnsanı insan yapan gördüğü kadarı ile değil, düşünebildiği kadarı ile tefekkürle hakikati, sistemi okuyarak kendi hakikatini de, Allah’ı da gereği gibi tanıyıp, bilmesidir.   İnsanın hakikatini anlayamamış olanlar insanı konuşan, düşünen hayvan diye tarif ederler. Fakat bu...