Sorular ve Cevaplar - 2

İnsanlar benzer şeyleri neden tekrar, tekrar yaşarlar?
Evrene hangi bilinç boyutundan(negatif, pozitif, vb.) bakıyorsak, o boyutun formunu(yazılımını) kendimizde oluşturarak, dünyamızdaki çıktılarını yaşamımız olarak alırız. Çünkü her boyut mevcut frekans dalgalarını kendi sahip olduğu format üzerinden okuyarak deşifre eder. İnsanlar devamlı negatif düşünceler oluşturmaları ile evrenin belleğinde kayıtlı akaşik geçmişe ait hücrelerin irrite edilmesi sonucu kendilerine acı ve ıstırap verici olayların, yaşandığı senaryonun değişik mekan ve zamanda geçen versiyonlarını, defalarca tekrar ederek yaşamaya devam ederler.

 İnsan mürşidini nasıl bulur?
Kul, gerekli çabayı, çalışmayı yapıp, hazır olduğunda, kendini, hazırdakinin huzurunda bulur. Bu sırada hazırda olanda imdada yetişirse, adı Hızır(mürşit) olur. Yani kısaca sen hazır olmaya bak, tamam olduğunda o seni bulur.

Mezhep nedir?
İnsanın şu mezhep den veya bu mezhep den olması önemli değildir. Çünkü onları farklı kılan biziz, Mezhepler kurulduğu zaman tek olan amaca “Hz. Muhammed’in bildirdiği Allah hakikatine” götüren araçlardı. Araçlar amaca götürdüğü sürece hizmet ederler. Araçlarda takılı kalmak, onları putlaştırmak ana hedefi örter(kafir eder) yoldan çıkartır. Günümüzde, ana amaç unutulup, araçların her biri kendi çıkarcı amaçlarını oluşturduklarından, kuruldukları hedeften saptılar, saptırıldılar. Şeytana maşa olup, cehennemlerine odun taşır oldular. 

Habil ve Kabil neyi ifade etmektedir?
Âdem’de kemal noktasındaki birliğin, Habil ve Kâbil’de celal ve cemal olarak perdelenerek nar ve nur olarak tecelli etmesidir. Daha sonra dünyaya gelen Şit ile birlik tekrar kemal noktasında tecelli etmiştir. Hz. Şît’in zuhuru, ahadiyetin, vahdaniyete dönüşü gibidir.

İnsanda oluşan farkındalık, uyanış gibi haller neden kalıcı olmaz?
Hakikat yolunda bulunan kimsenin zaman zaman kalbine sevinç, genişlik, farkındalık, ferahlık gibi duygular gelir ve bir müddet sonra geçer. Bu durum o an da kişinin o halleri devamlı yaşayan zatların makamından farkında olmadan şuursal olarak geçmekte olmasından kaynaklanır. Bu duraklardan geçtikten sonra zihin gündelik bilinç hallerine(uykusuna) geri döner. Kişide gerekli mücadele verilip, sınavlar başarı ile geçilip, bu haller devamlı, kalıcı hale geldiğinde kişi o halleri sürekli yaşamaya başlar yani makam sahibi olur.

Hac da ki şeytan taşlamak nedir?
Taşlama, bir anlamda insanın kendi benliğine(şeytana) karşı girişilen savaşı sembolize eder. Kişi, attığı her bir taşı, nefsine, şartlanmalarına, benliğine, şehvetine ve şeytana karşı fırlatır. Kendisini çeşitli hatalara, günahlara sürükleyen bu farklı cepheleri yok etmeye çalışır.

Allah yolunda verilen fazlası ile nasıl geri döner?
İhtiyacı olanın ihtiyacını gidermek amacıyla kendi sahip olduklarından(maddi, manevi) Allah rızası için, teklik şuuru idraki ile gönülden veren(İnfak eden) onu kendisine verdiğini bilmelidir. Çünkü bu bilinç ile verilen sistem gereği, teklik (Allah)dan, çokluğa (varlıklar âlemine) çıktığı için bir iken, bin olmaktadır. Yani yapılan fiilin dönüşü bin olarak gerçekleşmektedir. Bu sırrı idrak eden, değerlendirip, sistemi kullanır.

Bayram, kandil vb. ritüeller neden önemlidir?
Canlı, cansız tüm varlıklar sahip oldukları ortak frekans değerleri doğrultusunda ortak bir bilinç alanına sahiptirler. Bu ortak bilinç alanları içlerinde yaşayan bireyleri kuşatır, etkisi altına alarak içinde barındırır. Bu alan içerisindeki bireyler görünmeyen, koruyucu bir manyetik alanın içerisindedirler. Bu manyetik alanın içerisinde kalabilmek ve alanın etkisinden gereği gibi yararlanmak isteyen bireyin grubu oluşturan sosyal, kültürel, dinsel ritüellerin geçmişten gelen uygulamalarına aynen uyması gerekir. Bu durum toplumların bayram, kandil ve özel gün ve gecelerini aynı bilinç içerisinde güçlü ortak bir enerji alanı içerisinde kutlamalarının ne kadar önemli olduğunun göstergesidir. Maalesef son yıllarda bu hakikatin farkındalığından uzak kendi sanal sosyal medya ortak alanı içerisindeki genç nesil bu manyetik alanın koparak dağılmasına sebebiyet vermektedir. Bu durumda bunalımlı, sıkıntılı, kaygılı, bencil toplumların oluşmasına neden olmaktadır.

 Neden kutsal metinlerde her şey açıkça anlatılmaz?
İnsan hakikatlerinden her an perdelenerek kendi dünya(sı) yerine benliğinin oluşturduğu sahte, sanal dünya(sın)da yaşamaktadır. Benlik kendi varlığını tehdit eden en küçük bir karşıt uyarı hissettiğinde kendisini oluşturduğu dünyasına kitler ve sıkıntı yaratır. Bu yüzden şartlanmışlık duygularının oluşturduğu benlik(ego) kontrolü altındaki beyinlere bazı gerçekler açıkça anlatılamaz. Anlatmaya kalktığınızda sosyal-dinsel-toplumsal şartlanma kalıplarından oluşmuş sinirsel işletim sistemi çöker. Gerçekleri kaldıramayacak veya anlamayacak olanlara bunların açıkça anlatılmaması aslında onların korunması içindir.

Herkesin cenneti farklı mıdır?
Herkesin sevdiği kendi cennetidir. Çünkü kendi varlığının var oluş sebebi, bu isimlerin oluşturduğu manalardır. Bu yüzden, bülbül gülü sever, gül ister. Gübre böceği ise gübreyi sever. Gülü versen, ben gül, istemem bana illa gübre verin, ben onu severim der. Çünkü o mana ile orası için yaratılmıştır.

 Sabretmek her şeye katlanmak mıdır?
Sabretmek, katlanmak değil Hakk’ın fiillerini yerli yerince görüp, gayret ederek yaşamaktır. Sabır insana oluşan olayın bir hikmeti olduğunu idrak ettirir ve tekamülünü geliştirir. Bu süreçte, insanın yapabileceğinin en iyisini yaptıktan sonra, oluşacak sonucun en hayırlı olacağı bilinci ile Allah'a tevekkül edip, sabır ile enerjinin dönüşümünü beklemesi gerekir.

Neden cennet annelerin ayakları altındadır?
Anne karnında ve daha sonraki çocukluk döneminde yani üst bilincin temellerinin atılıp, şekillenmeye başladığı dönemleri insan, anne karnında ve doğumdan sonra anne yanında geçirir. Bu dönemde aldığı olumlu, olumsuz etkilerle üst beyin veri tabanı şekillenmeye başlar ve insan oluşan bu veri tabanı üzerinden yaşamını oluşturacak bilincinin programını(format) oluşturur. Ve tüm yaşamı boyunca ve daha sonraki ölüm ötesi ebedi yaşamında bu format üzerinden çıktılar alarak yaşamını sürdürür. Bu yüzden bir toplumda, bireyin yetişmesini sağlayıp ona yön veren anne kavramının önemi çok büyüktür. Bu yüzden Hz. Muhammed(sav) “Cennet annelerin ayakları altındadır” demiştir.

Nefsine zulüm etmek nedir?
İnsanın, Allah tarafından kendisine verilmiş vasıflarını, hayrı oluşturan rabbani yönde değil de, şer oluşturan, nefsani yönde kullanması kendi nefsine zulüm etmesidir. Yani, kendi hakikatini tanıyamaması nedeni ile nefsinin(benliğinin) hakikati olan esma manalarının hakkını verememesi ve sınırlı terkipsel esma manalarını, sınırsız ulûhiyet kemaline genişletemeyerek, nefsinin kulu olarak beden kabrinde(kozasında) sıkıntı yaşamasıdır.

 Daimi namazda olmak nedir?
Hakikat ehli için bir andır, zaman. Yani o hep an da dır. O hiçliği yakalamış çokluktan, tekliğe(noktaya) ermiştir. Zamana tabi iş yapan(ibnü'l-vakt) çok fazla zikredip, çok fazla ibadet ederken, zamana tabi olmayan(ebul-vakt) hakikat ehli bir kere secde eder, bir kere Allah der. Görünürde sayısal olarak adet birdir ama o bir olanın getirisi, zamanla kayıtlı olmadığı için diğerine göre bin dir. Sonsuzdur. Dolayısı ile zamansızlıkta bilinçsel varlığını sürdüren böyle bir kimse şuursal olarak daimi namazda, daimi secde halindedir.

Ayet ne demektir?
Ayet kelimesinin Arapça anlamı işaret demektir. Yani ayetlerle bir şeylere işaret edilmektedir. Bunun için işaret levhasını değil, levhanın işaret ettiği yeri görüp, oraya gitmek, onu okumak gerekir.

Zikir çekmek tehlikeli midir?
Zikir sonuçta bir enerji yüklenmesi olayıdır. Oluşan enerjinin en doğru şekilde kullanabilmesi ve kişinin oluşan enerjiyi kontrol edip, taşıyabilmesi gerekir. Aksi halde özellikle bilinçsizce yapılan esma zikirleri ile oluşan yüksek enerji yüklenmesi, sahip olunan yapının oluşan bu enerjiyi taşıyamaması nedeni ile kişinin yaşamında istenmeyen neticelerin oluşmasına neden olur.

 Sırat köprüsünden düşmek nedir?
Bilincin, farkındalığın dünyevi yaşamda sıfatta(madde âlemde) takılıp, Zat’tan(Allah’tan) uzaklaşarak aşağı mertebelere inmesidir.

 Şeytan olmak nedir?
Şeytan bilinci yaratılanlara baktığı zaman zekâsı ile Allah’ı kolaylıkla fark eder. Yani Hakk’ı görmek kolaydır. Önemli olan halkta(insanda) Hakk’ı görebilmektir. Şeytan egosu ile bilincini örttüğü(kâfir olduğu) için Allah'ın insandan dilediğini açığa çıkarttığını, yeryüzünde insandan işlediğinin farkında olamamaktadır. Bu yüzden de şeytan olmaktadır. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de, Allah'ı bilip fakat Hz. Muhammed(sav) için o da bizim gibi insandı diyerek ret edip şeytanlaşan büyük bir kesim vardır.

 Kader konusunu nasıl anlayabiliriz?
Günümüzde bu konuyu anlamak aslında çok daha kolay örneğin; Bir bilgisayar oyunundaki karakterlerin fiziksel ve meta-fiziksel(istidat, kabiliyet, vb.) özellikleri, programı yazan tarafından yazım sırasında belirlenmiş, kesinleşmiş, değiştirilemez özelliklerdir(külli irade). Bu özellikler karakterlerin kaderidir. Bu fiziksel ve meta-fiziksel özellikler kullanılarak, birbirinden çok farklı neticelere ulaşılabilir. Yani özellikler(kader) aynıdır, sabittir. Fakat kullanana göre değişik(olumlu- olumsuz, vb.) oluşumlar açığa çıkabilmektedir. Bu da bu özellikleri kullanana(cüz-i irade) bağlı bir durumdur. Yani kader(tespit edilmiş özellikler) değiştirilemez. Fakat bu özellikler kullanana göre birbirinden çok farklı sonuçların oluşmasına neden olur.

 Muhammedi olmak ne demektir?
Muhammedi olmak, Yunus, Mevlana, Hacı Bektaş gibi yaratandan ötürü yaratılanı hoş gören bir bilinç ile seven, düşünen, kucaklayan, paylaşan, tüm Hakk dostlarının, içinde bulunduğu Allah'ın Muhammed halkasının enerjisi içinde bir olmanın bilinci ile hizmet ederek yaşayabilmek demektir.

 Allah neden bazı kullarını bazılarına muhtaç bırakmıştır?
Rezzak Allah’ın kesret(çokluk) âleminde açığa çıkıp, bilinir olan bir ismidir. Allah ihtiyacı olana ihtiyacını vermek sureti ile çokluk aleminde Rezzak ismini açığa çıkarır. Bu ismin oluşması içinde ihtiyacı olanın olması gerekir.

Din nedir?
Din, Allah’ın oluşturduğu evrensel yasalarla nasıl uyumlu olmanın anlatıldığı bilgi ve ibadet denilen çalışmaların ortak adıdır. Kısaca sistemi kullanma kılavuzudur. Teorik olarak Kur’an(mushaf) pratik olarak da Hz. Muhammed s.a.v(canlı Kur'an)ın hadis ve yaşamı ile Sünnetullah(Allah sisteminin) nasıl kullanılması gerektiği, ne yapılması gerektiği açıkça tüm insanlığa anlatılmaktadır. Bunun farkında olup, aklını kullanıp da değerlendirebilenler bu bilgileri alıp, uygulayarak yaşamaktadırlar. Kullanamayanlar ise sonuçlarını yaşamlarında hüsran olarak almaktadırlar. “Allah pisliği (huzursuzluğu, cehaleti, yobazlığı, azabı) akıllarını kullanmayanların üzerine musallat eder”( Yûnus Suresi 100)

    Üçüncü göz nedir?
İnsan beyninin arka tarafında yer alan epifiz bezi (pineal gland) üçüncü göz olarak da adlandırılır. Epifiz en önemli görevi vücuttaki melatonin salgısını güçlendirmek ve kontrol etmektir. İnsanda metafizik açılımı ve farkındalığı sağlayan seretonının türevi olan melatonin hormonu üretimi sağlayan bir salgı bezidir.

      İnsan şeytandan nasıl kurtulur?
Tevhid(tek) bilincine ulaşan hakikat ehli bir kimse için şeytan ile Rahman arasındaki fark mertebe farkıdır. İnsan nefs mertebelerini geçerse Ademiyet(insan) vasfını kazanmış olur. Ademiyet vasfını kazananda şeytanlıktan kurtulur.

Ayet de iki denizin birleşmesi ile ne anlatılmaktadır?
İnsan bütünü içinde toplayan karşılıklı iki denizi birleştiren ve bu iki denizin birbirine taşmasını önleyen bir berzah varlıktır. İçinde mertebe olarak üstün Rab’lık özelliklerini ruhuyla taşırken, nefsi ile de kulluk özelliklerini oluşturan iki denizi içinde barındırır. Yani insanın içinde Allah’ın cemali ve celali sıfatları zuhur eder. Aynı yerdeki iki denizin kavuşmadığı gibi insanda içindeki cemali ruhunu ve celali nefsini berzah(aklı) ile birbirine karıştırmadan bir arada taşır.

Cehennem ateşinden nasıl korunabiliriz?
Yapılması gereken Hiç olduğunun farkına varabilmektir. Çünkü hiç olanın yanacak bir bedeni(benliği) de yoktur.

İnsan terkibini değiştirebilir mi?
Terkibini(kaderini) değiştiremezsin fakat terkibin dolayısı ile açığa çıkanlara aklını kullanarak bakış açını değiştirebilirsin..

B sırrı ile Kur’an okumak ne demektir?
Ayetin başındaki “B” kendisinden sonra gelen ifadenin onu okuyanın o mananın tamamını kendi varlığında, gözlemleyerek, fark edip, arayıp bulması, gerekliliğine işaret eder. Mananın “B” ile vücut bulduğu ayet aslında okuyanın kendi gerçeğidir. Bu sırrı fark eden ayette “B” den sonra gelen ifadeleri, kendi varlığına yönelerek, kendisinde bularak okuyup, anlayarak verilen mesajı alır. Çünkü verilen mesaj ile ifade edilen edilen, kişinin kendisinden açığa çıkmaktadır, çıkacaktır. Yani kısaca, okuyan kendini okumaktadır. 

Hz. Muhammed(sav) yaşamış ve ölmüş bir kişi midir?
Hz. Muhammed sadece et, kemik ve bedenden müteşekkil asırlarca sene önce yaşamış ve ölmüş bir kişi değildir. Zamanın tek an olması ve evrenin holografik(zerrede bütünün tamamının kodlu) olması nedeniyle "Muhammedi boyut" her zaman diliminde ve her varlığın özünde açığa çıkarılmayı bekleyerek, yaşamaktadır.

Allah'tan razı olmak ne demektir?
Allah'tan razı olmak karşındakinden açığa çıkandan, razı olmaktır. Yaşam içerisinde yaşadıklarından, karşılaştıkları hadiselerden razı olmayan Allah'tan razı olmuş sayılmaz.

Tevhid nedir?
Tevhid her şeyde ve her yerde Allah’ı(tek’i) görebilme seviyesine erebilmektir.

Hakikati görmenin, algılayabilmenin yolu nedir?
Çokluk içinde bakan birbirinden farklı birçok algının kendi yapısına en yakın olanını hakikat olarak kabullenir. Fakat bu kabullenişin getirdiği görüntü net değil, belli belirsiz, bulanık, flu dur. Hiçbir zaman insanı tatmin edici bir sonuca götürmez. Oysa hakikat tekdir. İnsanın hakikati doğru algılayabilmesi için tevhid(teklik) gözlüğü ile olaylara bakarak büyük resmi net görüp, doğru okuması gerekir.

Allah ile irtibatta olmak nasıl olur?
Alah ile irtibatta olmak, yaratılan her şeyde sıradanlıktan uzaklaşıp yaratanı fark edebilmek ile olur. Mesela, çiçeğe bakan bir kimsenin o çiçekte Allah’ı(surette, suretsizi) görmesi, fark etmesi, bilmesi halidir.

 Depresyon nedir?
Depresyon, Allah ile irtibatın kopması neticesi mükemmel işleyen, sistemin farkındalığından uzaklaşan insanın içine düştüğü durumdur. Bu vahim durum sahiplendiklerini koruyup, kontrol edebileceği zannı ile insanın girdiği ağır yük altında ezilen benliğinin feryadı, gelecek kaygısı ile zihnin hissettiği acizi yet duygusunun, benlik üzerindeki negatif etkisidir. 

Huzurda olmak nedir?
Huzurda olmak, zihinsel olarak sahip olduklarının farkında olmak, şükür etmektir. Huzurda olan kendisine açılan kapıların(nimetlerin) farkına varır. Yeni kapıların açılacağının farkındalığı ile bilincini hazırdakinin huzurunda bulur. Bu sırada hazırda olanda imdada yetişirse, adı “Hızır” olur.

Zikir nedir?
Zikirin manası hatırlama, farkında olma, unutmama anlamındadır. Zikir kalben, ruhen, Allah ile irtibat kurarak, aslını hatırlayarak gerçeğe uyanmak, hakikatini algılayabilmek demektir. Düşünce, dua ve niyetler madde aleminde bir kerede ortaya çıkmaz. İnsan özünde var olan esma kodlarını zikir yolu ile aktive eder. Bu suretle kendi varlığını oluşturan yapı içerisinde daha aktif hale gelen manalar manyetik alan enerjilerini arttırıp, kişinin dünyam dediği yaşamında artan etki doğrultusunda çıktılar oluşmasını sağlar. Buna göre beyin aynı kelimeyi belirli bir süre tekrarlamaya devam ettiğinde beyinin genelinde güçlü bir nöron aktivasyonu oluşur. Kişi belirlenmiş sayıda esma zikrettiğinde(şifre tamam olduğunda) beyninde oluşan kozmik enerji vasıtası ile kişinin dünya(sın)da o alan ile ilgili kozmik kapının kilidi açılır.

 Besmelenin manası nedir?
"B'ismi-llah-ir rahman-ir rahiym"
(Potansiyel, güç sahibi(Rahmân) ve üretken(Rahıym) olan Allah’ın tüm esmaları(ismi-llah) halife olarak yaratılmış olmam nedeni ile özümde(B) bulunmaktadır. Ben yapacağım bu işi onun kudreti ile, O’nun namına yapıyorum!. Benden işleyen, yapan gerçek fâil O’dur!. O istemiş olduğu için benden bu fiil çıkmaktadır.

Yobaz kimdir?
Dincisi de, laiki de, alevisi de, sünnisi de, kemalisti de işin dış kabuğunda, kalıp içe, öze inemedikçe cahilde olsa, okumuş da olsa şeriatci(yobaz) dırlar. Çünkü bu kimseler ideolojilerinin ilk katmanında, işin kabuk kısmını oluşturan katı kurallardan oluşan şeriat düzeyinde kalmışlardır. İdeolojileri olan felsefelerinin iç katmalarına, özüne, hakikatine ulaşamamışlardır. Yani şeriatçıdırlar. Şeriatçıların hiç biri de gönle, kalbe hitap etmezler. Hepsi kendi hukuklarını dayatmakla meşguldürler. Bu yüzden birbirlerini duymazlar, dinlemezler. Hangi ideolojiyi, düşünceyi savunuyor olurlarsa olsunlar bu kimseler kendi ideolojilerinin yobazları dırlar.

 Abdest almak nedir?
Abdest, bilincin ikilikten(şirk) temizlenmesi olayıdır. “Abdest almadan Kur’ ana dokun mayının” anlamı, bilincinizi, bakış açınızı şirkten, çoklu bakış ile değerlendirmekten temizlemeden(tahir olmadan) okursanız hakikati, gerçek manayı anlayamazsınız anlamındadır. Abdest almaktaki amaç temizlikten öte, beynin elektrik ihtiyacının karşılanması, beynin topraklaması olayıdır. Hz. Muhammed’in(sav) gerektiğinde bir bardak su ile abdest aldığını veya su olmadığında toprakla teyemmüm edilerek abdest alındığını düşündüğümüzde ana gayenin temizlikten öte elektriksel bir olay olduğunu fark ederiz. Çünkü topraklandığı zaman yerküreden vücuda doğru serbest elektron akışı oluşur. Ve bu serbest elektronlar insan için muhtemelen bilinen en güçlü antioksidanlardır. Yeryüzü elektrikle yüklüdür ve vücuda elektron gönderir. Bu yüzden başın tepe bölgesiyle yerküre arasında bir potansiyel elektrik oluşur. Eğer vücut topraklamazsa başta oluşan potansiyel elektrik ve onun zararlı frekans etkileri ile oluşan negatif sıkıntılar(stres, bunalım, vehim, kaygı, vb.) beynin doğru düşünme ve algılama işlevini engeller. Gün içerisinde topraklamayı birkaç kez gerçekleştiren insanların, özellikle duş alan kimselerin geceleri daha iyi uyudukları bilinen bir gerçektir. Topraklama neticesi beynin sol kısmı rahatlayarak, sağ kısmının daha iyi çalışmasını sağlar. Bu da olayların daha net ve sağlıklı algılanmasına sebep olur.

 Cüz-i İrade nedir?
An itibari ile olması takdir edilmiş olan fiilin seçeneklerinden birini, kişinin kendisindeki Allah'ın Mürid(irade) ismi ile aklını kullanarak, tercih yapıp, dünya(sın)da, fiil olarak algılayıp, Bilinç ve şuurunu kullanarak, kendi üzerine düşünüp, kendini sorgulayan(tefekkür eden) özündeki potansiyeli(nefsini) bilir. Bu suretle olacak olanın önceden farkına vararak kendindeki rabbani gücünü hayrına kullanır ve sistem içinde korunur. Bu nefsin marifetidir.

 Bilinçaltı nedir?
Bilinçaltı bilgisayarın veri deposu olan hard diski gibidir. Bu hard diskten gelip, ön bilinç(ram) tarafından bir süre sonra dışa projekte edilen dünyevi görüntü(ekran) insanın dünyasını oluşturmakta ve insan hayatı boyunca önce çekilmiş bir filmi birkaç saniye sonra algılayarak dünyası(yaşamı) olarak izlemektedir.

Haç (çarmıh) nedir?
Günümüzde Hristiyanlığın en önemli simgesi olan Haç(çarmıh) bir semboldür.  Hristiyanlıktan çok daha önceki toplumlarda da yatayla, dikeyin oluşturduğu var oluşun, doğumun, dönüşümün sembolü olarak kullanılmıştır. Bu sembol dikey de an itibarı ile dönüşüp, var olmuş, yazılmış olanın, yatayda(zaman içinde, dünyada) algılanmak suretiyle bilinçsel olarak yeniden doğup, canlanıp, dirilip, hayat bulmanın(yenilenmenin) sembolik ifadesidir.

Ba’s olmak ne demek?
Ba's olmak, bilincin bir holografik boyuttan diğerine geçişi, sahip olduğu veri tabanı üzerinden oluşturduğu madde beden algılaması ile bulunduğu yeni boyutta(ölüm ötesinde) benlik algısı ile yeniden doğuşudur.

Mehdi nedir?
Allah’ın istediği doğru yola, Hidayete erdiren yüksek ilim ağırlıklı, bilinçsel yapıdır. Aynı zamanda kurtarıcı demektir. Mehdi, insanların kendi hayallerinde tasavvur ettiği anlamda gelecekte gelmesi beklenen, bir kişi değildir. Mehdi, ilim ile uyandıran demektir Mehdi, İslam dininin tevhid ilmini ortaya koyan, içinde tenzih ve teşbih esaslarını eşit oranda bulunduran, insana Allah'ın “Hadi”(hidayet, ilim hediye eden) ismi ile onu karanlıktan aydınlığa çıkartan, yüksek ilim ağırlıklı, insanın özünde, holografik yapı gereği var olan boyutsal yapıdır. İnsan, özünde var olan bu boyutu(mehdi) açığa çıkardığında “Hadi” esması gereği bu potansiyel güç, sahip olduğu yüksek ilim ile ona hidayet eder. Şefaat eder ve onu Allah yoluna yönlendirerek, kurtarır. Mehdinin gelmesi demek, kişinin bilincinde yüksek tevhid ilmi ile farkındalığın oluşması demektir.

Şer algılamak nedir?
İnsan beyni, her an çevresindeki insanlardan(ins) ve bilinçaltından gelen cinni(gizli) yayınların bombardımanı altındadır. İnsan, bu yayınların farkında olmadığı için, gerekli korunmayı oluşturup, hayrına şekillendiremez. Bundan dolayı da sahip olduğu sistemi kullanamadığı gibi, gerçek bir korunmaya da sahip olamaz. Vehim(tasa, kaygı, korku) oluşturan bu yayınları, insan kontrol edemeyip, sorgulamadan kabullendiğinde, onların etkisi altına girer ve olmayanı varmış gibi hissederek, korku, tasa ve kaygıya kapılır, bir müddet sonrada iç âlemindeki bu korkularını, surete büründürerek, dünya(sın)daki sonuçlarını yaşamı içerisinde "şer" olarak algılar.

 Allah – Rab – Hu – Tanrı – İlah ifadeleri aynı şey midir?
Orijinali “Allah” olan bir kelimeyi, Tanrı olarak veya Rab kavramını, Allah olarak değerlendirip, algılarsak, ayetin bütünde işaret ettiği mananın orijinalinden uzaklaşır, ayet ile işaret edilen ile alakası olmayan ifadelerle karşılaşırız. Çünkü!. “Allah” ile tek, ahad olan varlık -“Rab” ile varlıktaki terkipsel yapı -“Hu” ile varlığın özündeki teklik boyutu -“Tanrı ve İlah” ile kendi varlığının dışında, yukarıdan, dışarıdan evreni yöneten ayrı bir varlık ifade edilmektedir

 İnsanlar nasıl aynı şeyleri beğenip, kabullenirler?
Beyin de bulunan ayna nöron adı verilen hücreler karşımızdaki kişi veya kişilerin beynindeki frekans dalgaları ile internet bağlantısı gibi iletişime girerek bu dalgaları kendi frekanslarına kopyalarlar. Bu olay çok güçlü bir şekilde açığa çıktığında, çevresinde manyetik bir çekim alanı oluşturarak, diğer beyinleri sahip oldukları veri tabanları istikametinde etkileyerek aynı ya da benzer türden oluşumların onlar tarafından da algılanmasına sebebiyet verir. Bu da moda olan bir şeyin bir anda tüm toplum tarafından kabul görmesi veya toplumsal duyulan kaygılar, mutluluklar, vb. durumların diğer kişilerde de oluşmasına sebebiyet verir.

Aynı inanışın mensupları neden her zaman anlaşamazlar?
Bir insanın bilinci o kitabı yazanın algılama seviyesine gelmeden o kitaptan tam olarak istifade edemez. Sadece o kaynaktan kendi veri tabanının sahip olduğu kapasite oranındakini algılayabilir. Bütün düşünce ve ideolojik sistemler dört katlı bilinç yapısından oluşurlar. Bu yapı, Şeriat(kurallar) – Tarikat(hakikate götüren yol) – Marifet(bir olmak, halkta, Hakkı görebilmek) - Hakikat(hiçliği bilmek) mertebeleridir. Anlaşmazlık alt bilinç boyutunda(şeriat) olanların, üst boyuttan(hakikat) sistemi algılayıp, yaşayan kimseleri anlayamamalarından kaynaklanmaktadır.

İslam da kısas(aynıyla karşılık vermek) helal midir?
Şeriatta kısas(aynıyla karşılık vermek) helaldir. Fakat bilinçsel olarak bir üst katmana geçildiğinde yani tarikatta kısas haramdır. Tarikatta mubah olanda, daha derine inene yani marifet, hakikat mertebelerine ulaşana mezhep ayrılığı, bir olanı çok görmek, vb. gibi haller haramdır. Çünkü insanın sahip bulunduğu bilinç mertebelerine göre yaşamı algılama halleri içerisinde.. Şeriat der ki: Seninki senin, benimki benim. - Tarikat der ki: Seninki senin, benimki de senin.- Marifet der ki: Ne benimki var ne seninki. - Hakikat der ki: Ne sen varsın, ne ben..

Madde algısı gerçek midir?
Bilincin oluşturduğu madde algısı aslında gerçek değildir. Maddeymiş gibi algılanan rüyada olduğu gibi bir zihin illizyonudur. Algı, sadece frekans dalga içinde var olan sınırsız olasılıklardan birine veri tabanı formatı doğrultusunda madde zannı verir. Yani yaratılmış madde aslında algılayanın zannıdır, hayaldir ve algılayan bilince göre var sanılmaktadır.

 Yaşananlar tesadüf müdür?
Kainatta tesadüf yoktur. Yaşananlar, tesadüfen, rastgele değil, olması gerektiği şekilde ve zamanda tevafukken(ilahi program dahilinde) oluşmaktadır. Doğduğun aile, gittiğin okul, yolda karşılaştığın bir insan, konuşulan bir söz, başına gelen bir hastalık, yaşanılan sıkıntılar, hayatta karşılaşılan hiçbir şey ama hiçbir şey rastgele oluşan tesadüfü şeyler değildir. Yaşam içerisinde olumlu, olumsuz kabul ettiğimiz şeyler, kader denilen kişiye has yaratılış programı dahilinde yaratıcı tarafından en hassas matematiksel hesaplamaları yapılarak denk getirilmiş ve kişiye sunulmuş tevafuklar dan oluşan ilahi ikramlar dır.

Oruç nedir?
Oruç insan bilincindeki bedenselliği tüketerek, bilinci bedende, bedensizliğe ulaştırıp bu suretle Allah'ın samed(ihtiyaçsızlık) isminin sırlarını, nurlarını insana fark ettiren ve getirilerini yaşatan insana lütfedilmiş bir farkındalık ve arınma metodudur.

Allah’ın gazabı nedir?
Allah'ın gazabı denen şey, kulun Allah sistemini(Sünnetullahı) yanlış kullanması neticesinde, bunun karşılıklarını kendi yaşantısında açığa çıkartıp, neticelerini dünyasında yaşaması olayıdır. Yani Allah'ın gazabı, kişinin kendi yaptıklarının karşılığını sistemden otomatik olarak alması hadisesidir.

Aç kalmak oruç yerine geçer mi?
Sadece aç kalmak, oruç sayılmaz. Oruç da niyet etmek(formatlamak) önemlidir. Niyet, Allah' a tam bir teslimiyetle, karşılığını Allah’tan isteyerek, pozitif duygularla yapıldığı zaman beyin bu niyet doğrultusunda tüm organların çalışma sistemini otomatikman senkronize ederek programlar. Bu programın işleyişini bozmamak için de süre tamamlanana kadar niyetin bozulmaması gerekir. Oruç süresince tüm vücudun çalışma sistemi otomatiğe programlandığı için bu süre içerisinde aç kalmaktan kaynaklanan vücut dengesini bozucu(kan şekeri ve İnsülinin değerlerinde) çok önemli rahatsızlıklar genellikle yaşanmaz. Çünkü! Niyet edilerek başlanan oruç boyunca beyin, diğer bütün organları senkronize ederek kişiyi bilinçli ve zinde tutar.

Kur’an da geçen öldürün şeklindeki ayetleri nasıl anlamak gerekir?
Kur’an’ın gerçek mesajını anlayabilmenin yolu birimsel benlik, ikilik(şirk) oluşturan algılamalardan bilinci temizleyip, arındırarak teklik bilinci ile insanın okuduğu her şeyi kendinde bularak kendini okuması(hatmetmesi) ile olur. Kur’an insanın kendisine hitap ettiği için öldürün, yok edin diyerek sizi hakikatten uzaklaştıran içinizdeki müşrik düşünceleri, Allah’tan uzaklaştıran yanlış, kötü zihniyetleri(maddeciliği, bencilliği, sahiplenmeyi, vb.) öldürün demektedir.

Yorumlar