Evrensel aklı fark etmek - Fatiha'nın sırrı
Sistemin tamamını bünyesinde barındıran Kur'an daki anlatılan tüm olaylar ve verilen tüm misaller hep insanın hakikatini, özünü hatırlayıp kendini tanıyıp içinde bulunduğu şartları daha iyi değerlendirmesi içindir.
Kur'an'ın hükümleri ile algıladığımız sistem arasında bir uyumsuzluk, bir çelişki görüyorsak bu bizim bakışımızdaki sınırlılıktan, yetersizlikten ve beynimizin frekans dalgalarının “Kur'an’ın frekansı“ ile uyumlu olmamasından kaynaklanmaktadır.
İnsan beyni günümüzün modern bilimini oluşturan atom altı fiziğin tespitleri ile yenilenmiş bir veri tabanı ile Kur'anı algılamaya çalıştığında şaşırtıcı neticelerle karşılaşmaktadır.
Modern fiziğe göre atom altı, kuantum boyutunda ayrı ayrı algılanan yapılar kaybolmakta, tek, bir yapı karşımıza çıkmaktadır. Bilincin evrenin tüm dokusunu oluşturmakta olduğu ve insanın yaşamında diğerleri olarak algıladığı tüm alemi oluşturan her şeyin "tek bir güç" tarafından organize edildiği modern bilimin en önemli tespitidir.
Holografik (her zerre de bütünün tamamının saklı oluşumu) bir yapıya sahip evrende şuurun her şeye sinmiş olması ve mananın zihinsel ve fiziksel dünyadaki etkinliği düşünüldüğünde, hiç bir şey birbirinden bağımsız değil, her şey bir biri ile bağlantılı iç, içe diğeri kavramı olmaksızın, atom altı potansiyel olarak bütünlük içerisin de bulunmaktadır.
Güçlenen bu mana yüklü frekans dalga yapı bir müddet sonra maddeye dönüşüp insanın yaşamında ki olumlu veya olumsuz olayları oluşturmaktadır. Maddenin aslının mana yüklü enerji dalgaları olması ve tüm dalgaların holistik (bütünsel) yapıda bulunması sebebi ile de “insan ve doğa” birbiri ile iç, içe dir ve her an birbirlerini etkilemektedirler.
Oysaki, yüzlerce yıldır, sadece beş duyuyla algılanabilen, yapıtaşı madde olan birbirinden bağımsız, birimsel yapılardan oluşmuş bir evren modeli insanlara empoze edildiği için insan veri tabanı bu algı ile kodlanmış bu format üzerinden yaşamı algılayarak değerlendirmiştir.
Kur'an'ın hükümleri ile algıladığımız sistem arasında bir uyumsuzluk, bir çelişki görüyorsak bu bizim bakışımızdaki sınırlılıktan, yetersizlikten ve beynimizin frekans dalgalarının “Kur'an’ın frekansı“ ile uyumlu olmamasından kaynaklanmaktadır.
İnsan beyni günümüzün modern bilimini oluşturan atom altı fiziğin tespitleri ile yenilenmiş bir veri tabanı ile Kur'anı algılamaya çalıştığında şaşırtıcı neticelerle karşılaşmaktadır.
Modern fiziğe göre atom altı, kuantum boyutunda ayrı ayrı algılanan yapılar kaybolmakta, tek, bir yapı karşımıza çıkmaktadır. Bilincin evrenin tüm dokusunu oluşturmakta olduğu ve insanın yaşamında diğerleri olarak algıladığı tüm alemi oluşturan her şeyin "tek bir güç" tarafından organize edildiği modern bilimin en önemli tespitidir.
Atom altı fizikçilerinin en önemli tespitlerinden biride, atom altı parçacıklarda görülen “bilinç” etkisidir. Bu tespite göre var olan her şey farkında olmasak da bir bilince sahiptir. Dolayısı ile hiçbir şey cansız olmayıp kendine özgü boyutsalıkta (frekansta) bir şuurla kaplıdır.
Holografik (her zerre de bütünün tamamının saklı oluşumu) bir yapıya sahip evrende şuurun her şeye sinmiş olması ve mananın zihinsel ve fiziksel dünyadaki etkinliği düşünüldüğünde, hiç bir şey birbirinden bağımsız değil, her şey bir biri ile bağlantılı iç, içe diğeri kavramı olmaksızın, atom altı potansiyel olarak bütünlük içerisin de bulunmaktadır.
Düşüncenin yapı taşı olan atom altı enerji parçacıklar (kuantlar) bir bilinç ile hareket etmektedirler. Atom altı boyut da düşünceler belli frekansta dalgalara dönüşmekte ve bu dalga boyları, evrendeki benzer dalga boylarını kendilerine çekerek çok daha güçlü bir frekans dalga oluşturmaktadırlar.
Güçlenen bu mana yüklü frekans dalga yapı bir müddet sonra maddeye dönüşüp insanın yaşamında ki olumlu veya olumsuz olayları oluşturmaktadır. Maddenin aslının mana yüklü enerji dalgaları olması ve tüm dalgaların holistik (bütünsel) yapıda bulunması sebebi ile de “insan ve doğa” birbiri ile iç, içe dir ve her an birbirlerini etkilemektedirler.
Kur'an da bizim cansız, şuursuz, basit olarak algıladığımız taşın, toprağın, eşyanın cansız, şuursuz şeyler olmadıkları her birinin kendi boyut salığında (frekansında) canlı, şuurlu bir yapıya sahip oldukları açıkça belirtilmektedir. “Hiç bir şey (canlı, cansız) yoktur ki onu tespih etmesin, lakin siz onların tespihini anlayamazsınız.”(İsra suresi/44)
Oysaki, yüzlerce yıldır, sadece beş duyuyla algılanabilen, yapıtaşı madde olan birbirinden bağımsız, birimsel yapılardan oluşmuş bir evren modeli insanlara empoze edildiği için insan veri tabanı bu algı ile kodlanmış bu format üzerinden yaşamı algılayarak değerlendirmiştir.
Bu yüzdende, özünden uzaklaştırılmış olan “Kur'an” ölülere okunan, canlılar için ise kutsal bir sembol olmaktan öteye gitmeyen ötedeki bir tanrıya tapınmak ve yaranma amacı taşıyan bir kitap olarak algılanmıştır.
Oysa ki!..Kur'anın asıl görevi "evrensel sistem" içerisinde ki yaşam yolculuğunda insana rehber olup, onun huzura çıkabilmesini sağlamaktır. Çünkü yolu bulup huzura çıkabilen, hep huzur da kalacak, cennetini yaşayacaktır.
İnsanın özünde "rab ve melik" işlevleri vardır. İnsan düşünceleri ile “rab” işlevini, kuanttaki enerjisi ile de “melik” işlevini kullanır.
İnsanın özünde "rab ve melik" işlevleri vardır. İnsan düşünceleri ile “rab” işlevini, kuanttaki enerjisi ile de “melik” işlevini kullanır.
İnsan kendini madde bilincinden arındırıp, "şuur boyutuna" yönelir aklının ve düşüncelerinin rab (halife) işlevini fark edip kullanabilirse "şuurlu insan" olmanın gereğini yaşamaya başlamış olur. Kendisini özünde bulur.
İnsanın özü, şuur boyutudur. Burası düşüncenin gücüdür. Üretimidir. Yaratmasıdır. Düşüncelerin kuantlara dönüştüğü, atom altı(kuantum) boyutunun açığa çıktığı yerdir. İnsan duyguları, düşünceleri ve düşüncelerinin oluşturdukları ile burada “kuantların (atom altı enerji parçacıkların) rabbi” hükmündedir.
İnsanın özü, şuur boyutudur. Burası düşüncenin gücüdür. Üretimidir. Yaratmasıdır. Düşüncelerin kuantlara dönüştüğü, atom altı(kuantum) boyutunun açığa çıktığı yerdir. İnsan duyguları, düşünceleri ve düşüncelerinin oluşturdukları ile burada “kuantların (atom altı enerji parçacıkların) rabbi” hükmündedir.
Çünkü, kuanttaki potansiyel başka bir yerde, başka bir boyutta değildir. O tamamen kişinin özünde var olan potansiyeldir. Kişi şartlanmalarla kendini sınırlamadığında ben dediğinin aslında hiç var olmadığını fark ettiğinde tüm enerjisi ile öz ünden çıkar ve komutayı devralır.
İşte, öz de işleyen böyle mükemmel bir sistem var. Öz de işleyen bu sistemi sağlıklı kullanabilmenin yolları, Kur'an da ayetler şeklinde insana anlatılmaktadır.
Asıl itibarı ile Kur'an’ın tümü “Fatiha süresinde” işaret edilen ayetlerin farklı şekillerde, misal yollu anlatımı ve açılımı gibidir. "Fatiha suresi" eğer derinliğine anlaşılabilirse insana “Kur'an ın” dolayısı ile “evrensel sistemin” kilidini açacak anahtarı verir.
1-“Bismillah irRahmanir Rahiym”
“Allah manası özümdedir. Özümde sınırsızlık manası var. Özümde sınırsız güç ve üretim var.”
(Kişinin rabb'i (Allah’ın manası) başka bir yerde değil, kişinin öz ünde, tüm sınırsızlığı ve yaratım gücüyle her an mevcuttur.)
“Hamd, değerlendirme, Allah manasını öz’ünde bulup, yaratım sistemi içerisin de, koruma ve rahmet amaçlı kullanana (Alemin Rabb'ine) aittir.”
(Düşünce ve duyguların özde oluşturduklarının bilinçte (atom altı) boyutunda değerlendirilerek olumsuzluklardan arınıp, muhafaza edilmesi ve bunun olumlu sonuçlarının kişinin dünya(sın)da açığa çıkabilmesi ancak kişinin benliğini oluşturan şartlanmalarından arınarak ulaşabileceği özündeki"rab, halife" işlevini kullanabilmesi ile mümkün olur.)
“Rahmete ermiştir. Korunmuştur, güçlüdür, üretendir.”
(Düşünce, duygu ve niyetlerden oluşan bilgi yüklü frekans dalgaları, atom altı boyutta, olumsuzluklardan arınıp, güçlenip, muhafaza edilerek, yaratım sistemi içerisin de kişinin dünya(sın)da, fiiller olarak açığa çıkarak onun "yaşadıklarını" oluştururlar.)
4-“Maliki/Meliki YevmidDİYN”
(An da duygu, düşünce ve niyetler ile yüklenen "bilgi yüklü frekans dalgalar" evrendeki benzer dalgaları kendine çekerek, güçlenip, kişinin dünya(sın)da fiiller olarak açığa çıkıp onun "yaşadıklarını" oluşturan sistemin "maliki (sahibi) ve melikidir(oluşturanıdır)" Bundan dolayı da, farkında olsa da, olmasa da İnsan dünya(sın)da yaşadıklarını oluşturandır.)
“ Yalnız sana kulluk eder, yalnız senden yardım dileriz.”
(Atom altı boyutundaki enerji parçacıkları olan "kuantlar/melikler" kişinin bilincinde oluşturduğu istek ve arzularını(data) olumlu-olumsuz, yapıcı-yıkıcı, iyi-kötü hiçbir ayırım yapmaksızın, sorgulamaksızın, hepsini bilincin "istek ve arzuları" olarak değerlendirip, benzer dalgaları çekip onun dünya(sın)da fiilleri oluşturmak suretiyle tam "itaatlerini - kulluklarını" yerine getirirler.)
“Doğru yola, hakikate erişmek için hidayet et, yol göster bize..”
(Bilincindeki duygu, his ve düşüncelerini soyuttan, somuta dönüştürmek suretiyle kişinindünya(sın)daki yaşamını oluşturan fiilleri algılamasına hizmet eden "kuantların/meliklerin" iyi, güzel, barış ve huzuru oluşturabilmesi için kişinin yapıcı, iyi, güzel, olumlu düşünceler üreterek sistemle uyum içerisinde olması istenmektedir.)
“Doğru yola eriştir bizi, sapanların ve şirk koşanların yoluna değil..”
(Özündeki tek olan gerçeği evren(in)deki rab/halife özelliğini ve “evrensel sistemin” işleyiş şeklini fark edip olumlu düşünceler üretip yaşamında uygulamak suretiyle sonsuz bolluğa, huzura, selamete kavuşan nimetlenen lerden olunması isteniyor. Benliğin oluşturduğu illüzyona aldanıp da bir olanı çok görüp (şirke düşüp) nefsine zulüm edenlerden ve doğru yolu bulduktan sonra herhangi bir sebeple dalalette kalıp yolunu şaşıranlardan olmaktan korunulması isteniyor.)
Kısaca "ayetler" tek kavramının ne olduğunu, kişinin “evrensel aklı” fark etmesini, çokluk görüntüsüne aldanıp şuurunu bedensellikle sınırlamaması gerektiğini, öz’ündeki “rab” (halife vasfından dolayı Allah’ın tüm manalarını açığa çıkarabilme) işlevini kullanarak farkında olarak veya olmayarak alemindeki güzellik veya felaketleri oluşturmakta olanın kişinin kendisinin olduğu "Allah sistem ve düzenini" (Sünnetullahı) açıklıyor.
Modern bilimin tespitleri doğrultusunda “bilinçlerde yapılacak yenilenmenin” (düşünce reformunun) “Kur'anın frekansı” ile beynin frekans dalgalarının “rezonansa” girmesi sonucunda meydana gelecek beyin fırtınaları ile zihinlerde oluşacak açılımların, insanın nefsine yaptığı zulme (hakikatini algılayamama dolayısıyla yaşadığı kaygı ve korkular) son vererek Kur'ana insanı sonsuz huzura ulaştırmadaki rehberliğini yapma imkanını verecektir.
İşte, öz de işleyen böyle mükemmel bir sistem var. Öz de işleyen bu sistemi sağlıklı kullanabilmenin yolları, Kur'an da ayetler şeklinde insana anlatılmaktadır.
Özellikle "Kur'an'ın sırrı" anahtarı olarak ifade edilen, öz den dışa doğru bir açılım getiren “Fatiha suresini” benliğimizi, şartlanmalarımızı bir kenara bırakıp anlatılanları özümüzde bulup okumaya çalıştığımızda, mükemmel işleyen sistemi ve öz de işleyen bu sistemin çalışma şeklinin “Allah” tarafından insana ayetler (işaretler) şeklinde sunulduğunu görürüz.
Asıl itibarı ile Kur'an’ın tümü “Fatiha süresinde” işaret edilen ayetlerin farklı şekillerde, misal yollu anlatımı ve açılımı gibidir. "Fatiha suresi" eğer derinliğine anlaşılabilirse insana “Kur'an ın” dolayısı ile “evrensel sistemin” kilidini açacak anahtarı verir.
İnsanla var olan evrensel sistemi ve bu sistemin çalışma şeklini anlatan “Fatiha suresini” günümüz bilimi olan, atom altı fiziğinin tespitleri doğrultusunda değerlendirelim.
1-“Bismillah irRahmanir Rahiym”
“Allah manası özümdedir. Özümde sınırsızlık manası var. Özümde sınırsız güç ve üretim var.”
(Kişinin rabb'i (Allah’ın manası) başka bir yerde değil, kişinin öz ünde, tüm sınırsızlığı ve yaratım gücüyle her an mevcuttur.)
2-“Elhamdu Lillahi Rabbil’Alemiyn”
“Hamd, değerlendirme, Allah manasını öz’ünde bulup, yaratım sistemi içerisin de, koruma ve rahmet amaçlı kullanana (Alemin Rabb'ine) aittir.”
(Düşünce ve duyguların özde oluşturduklarının bilinçte (atom altı) boyutunda değerlendirilerek olumsuzluklardan arınıp, muhafaza edilmesi ve bunun olumlu sonuçlarının kişinin dünya(sın)da açığa çıkabilmesi ancak kişinin benliğini oluşturan şartlanmalarından arınarak ulaşabileceği özündeki"rab, halife" işlevini kullanabilmesi ile mümkün olur.)
3-“Er Rahmanir Rahıym”
“Rahmete ermiştir. Korunmuştur, güçlüdür, üretendir.”
(Düşünce, duygu ve niyetlerden oluşan bilgi yüklü frekans dalgaları, atom altı boyutta, olumsuzluklardan arınıp, güçlenip, muhafaza edilerek, yaratım sistemi içerisin de kişinin dünya(sın)da, fiiller olarak açığa çıkarak onun "yaşadıklarını" oluştururlar.)
4-“Maliki/Meliki YevmidDİYN”
“Din gününün (an) sahibidir.” (An'a hakimdir, an da oluşturduğu düşüncelerinin atom altı boyutda, kuantlara dönüşerek, benzer frekanstaki dalgaların çekim gücünün oluşmasını sağlayan ve yönlendirendir.)
(An da duygu, düşünce ve niyetler ile yüklenen "bilgi yüklü frekans dalgalar" evrendeki benzer dalgaları kendine çekerek, güçlenip, kişinin dünya(sın)da fiiller olarak açığa çıkıp onun "yaşadıklarını" oluşturan sistemin "maliki (sahibi) ve melikidir(oluşturanıdır)" Bundan dolayı da, farkında olsa da, olmasa da İnsan dünya(sın)da yaşadıklarını oluşturandır.)
5-“İyyaKE na’budu VE iyyaKE nesta’iyn”
“ Yalnız sana kulluk eder, yalnız senden yardım dileriz.”
(Atom altı boyutundaki enerji parçacıkları olan "kuantlar/melikler" kişinin bilincinde oluşturduğu istek ve arzularını(data) olumlu-olumsuz, yapıcı-yıkıcı, iyi-kötü hiçbir ayırım yapmaksızın, sorgulamaksızın, hepsini bilincin "istek ve arzuları" olarak değerlendirip, benzer dalgaları çekip onun dünya(sın)da fiilleri oluşturmak suretiyle tam "itaatlerini - kulluklarını" yerine getirirler.)
6-“İhdinasSıratal’müstekıym”
“Doğru yola, hakikate erişmek için hidayet et, yol göster bize..”
(Bilincindeki duygu, his ve düşüncelerini soyuttan, somuta dönüştürmek suretiyle kişinindünya(sın)daki yaşamını oluşturan fiilleri algılamasına hizmet eden "kuantların/meliklerin" iyi, güzel, barış ve huzuru oluşturabilmesi için kişinin yapıcı, iyi, güzel, olumlu düşünceler üreterek sistemle uyum içerisinde olması istenmektedir.)
7-“Sıratalleziyne en’amte aleyhim, Ğayril’mağdubi aleyhim, Ve laddaaalliyn”
“Doğru yola eriştir bizi, sapanların ve şirk koşanların yoluna değil..”
(Özündeki tek olan gerçeği evren(in)deki rab/halife özelliğini ve “evrensel sistemin” işleyiş şeklini fark edip olumlu düşünceler üretip yaşamında uygulamak suretiyle sonsuz bolluğa, huzura, selamete kavuşan nimetlenen lerden olunması isteniyor. Benliğin oluşturduğu illüzyona aldanıp da bir olanı çok görüp (şirke düşüp) nefsine zulüm edenlerden ve doğru yolu bulduktan sonra herhangi bir sebeple dalalette kalıp yolunu şaşıranlardan olmaktan korunulması isteniyor.)
Kısaca "ayetler" tek kavramının ne olduğunu, kişinin “evrensel aklı” fark etmesini, çokluk görüntüsüne aldanıp şuurunu bedensellikle sınırlamaması gerektiğini, öz’ündeki “rab” (halife vasfından dolayı Allah’ın tüm manalarını açığa çıkarabilme) işlevini kullanarak farkında olarak veya olmayarak alemindeki güzellik veya felaketleri oluşturmakta olanın kişinin kendisinin olduğu "Allah sistem ve düzenini" (Sünnetullahı) açıklıyor.
Modern bilimin tespitleri doğrultusunda “bilinçlerde yapılacak yenilenmenin” (düşünce reformunun) “Kur'anın frekansı” ile beynin frekans dalgalarının “rezonansa” girmesi sonucunda meydana gelecek beyin fırtınaları ile zihinlerde oluşacak açılımların, insanın nefsine yaptığı zulme (hakikatini algılayamama dolayısıyla yaşadığı kaygı ve korkular) son vererek Kur'ana insanı sonsuz huzura ulaştırmadaki rehberliğini yapma imkanını verecektir.
Yorumlar
Yorum Gönder