Şükür ve bereket - Azrail - İntihar sonrası
Dünya yaşamı içerisinde sahip olduğumuz beyin veri tabanımızı olumlu, pozitif yönde programlayabilmek için bize verilmiş büyük bir fırsattır.
İnsan dünya yaşamında sahip olduğu beynini kullanarak akıl, düşünce ve muhakeme vasıtası ile veri tabanını yenileyerek gerekli formatlamayı yapar. Beyinde yenilenen bu format, bilinç vasıtası ile enerji bedene, ikizine aynen “aynadaki görüntü” misali yansır.
Bilinçli varlık dışındakiler yani veri tabanlarını yenileyemeyenler ise hangi özelliklere sahiplerse o özellikleri (programları) hiç değişmeksizin “anti- evrenlerindeki“ yaşamlarına enerji bedenleri ile sonsuza kadar devam ederler.
İnsan yaratılış programından kaynaklanan yaşantısına güzellik katan sevgi, zenginlik, sağlık, vb. pozitif enerjilerin/nimetlerin, farkına vararak, ŞÜKÜR ederek (+1+1=2) bu pozitif enerjilerin yaşamında çoğalmasını(bereket) sağlamış olur.
Akıllı insan Dünya yaşamında sahip olduğu beynini kullanarak akıl, düşünce ve muhakeme vasıtası ile programını yenileyerek gerekli formatlamayı yapar. Beyinde ki bu yenilenen format, bilinç vasıtası ile ışınsal bedene/ikizine aynen aynadaki görüntü misali yansır. Ve insan en son almış olduğu hal (program) ile enerji bedenindeki yaşamına ebediyen devam eder.
İnsan dünya yaşamında sahip olduğu beynini kullanarak akıl, düşünce ve muhakeme vasıtası ile veri tabanını yenileyerek gerekli formatlamayı yapar. Beyinde yenilenen bu format, bilinç vasıtası ile enerji bedene, ikizine aynen “aynadaki görüntü” misali yansır.
Her varlığın, var oluş anında, tek bir başlangıç ta, ikisi de kendi dünyalarında var olmuş bir ikizi (madde- anti madde) hali mevcuttur. Madde de yapılan değişiklikler ikizi anti-madde de (aynadaki görüntü misali) aynen oluşur. Kur'an (Zariyat suresi/49) "Her şeyi iki eşten (pozitif - negatif güç, gen sarmalını olarak) çift yarattık. Belki düşünüp ibret alırsınız.”
Somut (madde) ve soyut (anti-madde) her ikisi de kendi dünyalarında kendisini gerçek kabul ederken, diğerini yok sayar. Aslında her ikisi de kendi bulundukları yerde gerçektir. Her şeyiyle aynı olan zıt yüklü ikizlerin zamanları farklıdır. Birinin zamanı ileri, diğerininki geri akar.
Madde ve anti-maddenin aynı anda bir arada bulunabilme şansları yoktur. Çünkü buluştukları an madde/zaman yok olur. (+1-1=0 ) iki zıt kutup birbirini yok ederler kuramı gereği madde yapı enerjiye dönüşür.
Dünyadaki her varlık somut alemin zaman ile sınırlı olmasından dolayı ölümlüdür. Madde aleminde zamanı dolan varlık, anti-maddesi (ikizi) yani Azrail'i ile buluştuğu noktada dünya(sın)dan son bilinç hali ile göç ederek, enerjiye dönüşür. Geri dönüşü olmayan ölüm ötesi boyuta geçer.(rüya, koma vb. hallerde de geçici olarak bu boyuta girilir.)
Ve insan madde, dünya aleminde en son oluşan veri tabanını, ikizine yani enerji bedenine(ruh) transfer ederek, göç ettiği ölüm ötesi boyuttaki yaşamına ebediyete kadar bu program, format ile devam eder.
Bilinçli varlık dışındakiler yani veri tabanlarını yenileyemeyenler ise hangi özelliklere sahiplerse o özellikleri (programları) hiç değişmeksizin “anti- evrenlerindeki“ yaşamlarına enerji bedenleri ile sonsuza kadar devam ederler.
İkiz yaratılış (madde ve anti-madde) evrende var olan her şey için geçerlidir. “O'nu tesbîh ve tenzîh edin ki, yerin yetiştirdiğinden, kendi nefislerinden ve bilmedikleri daha nice şeylerden her şeyi çift yaratmıştır.”(Yasin suresi/36)
Dünya yaşamı sırasında bize sıkıntı, ıstırap veren yaratılış programından kaynaklanan korku, vehim, endişe, kin, nefret, cimrilik, vb. duygu ve düşüncelerden oluşan anti, soyut negatif (-) enerjiler mevcuttur.
Bu soyut enerjilerin, somut (+) pozitif karşılıkları olan sevgi, cömertlik, cesaret, hoşgörü, vb. fiilleri yaşantımıza sokarak, onlarla yaşayarak yüzleşmek suretiyle (+1-1=0) negatif oluşumları veri tabanımızdan çıkartmış oluruz.
İnsan yaratılış programından kaynaklanan yaşantısına güzellik katan sevgi, zenginlik, sağlık, vb. pozitif enerjilerin/nimetlerin, farkına vararak, ŞÜKÜR ederek (+1+1=2) bu pozitif enerjilerin yaşamında çoğalmasını(bereket) sağlamış olur.
İnsan sahip olduğu pozitif değerlerinin farkında olmadığında ise, NANKÖR/nimete körolmakta, bu durumda da pozitifle negatifi (+1-1=0) buluşturup, pozitif değerlerinin programından silinmesine, yok olmasına neden olmaktadır.
Sonuçta, insan içinde bulunduğu zaman ile sınırlı madde aleminde ne kadar sıkıntılı olsa da yaratılış programı üzerindeki olumlu, olumsuz değerlerin farkına vararak bunları revize edip, yenilemelidir.
Çünkü, öğrenme, düşünme, değerlendirme, vb. yeteneklerin kullanılmasını sağlayan, beyine sahip olunan dünya yaşamı süreci insanın farkındalığa ulaşarak, bilincini yeniden pozitif değerlerle form-atlayabilmesi için kendisine verilmiş çok önemli bir zaman dilimidir.
Günlük yaşam içerisinde birçok kimsenin sıkılıp, bunaldığında ölsem de kurtulsam dediği anlar olmuştur. Gerçekten ölmek kurtuluş mudur? İntihar edenler, kendilerini intihara sürükleyen sıkıntıları, azapları dünyada bırakıp ta mı gitmektedirler?
Bu sorunun cevabı hayır! dır. İntihar ederek içinde bulunduğu sıkıntılardan kurtulacağını zanneden kişi büyük bir yanılgı içerisindedir. Çünkü intihar eden kişi biyolojik beden ile bilincin bağlantısını koparır. Beden, beyin devre dışı kalır. Fakat, bilinç hiç bir zaman yok olmaz.
Dünyadaki ömrü dolmadan, içinde bulunduğu bunalım ve sıkıntılar yüzünden yaşamına son veren bir kişinin, hayatına son verecek derecede cehennemini yaşadığı son ruhsal hali, onun bilincinin bloke olduğu haldir.
İnsan ölüm ötesi boyutta yaşamına dünya(sın)daki son bilinç kapasitesi/formatla devam edecektir. Bu gerçeği Hz. Muhammed(sav) "Her kişi öldüğü hâl üzere dirilir. Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz. Nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz/haşrolursunuz."sözleri(hadis) ile ifade etmiştir.
Beyin dünya yaşamı sırasında oluşturmuş olduğu bilinç yapısını, programı ölüm anında sabitler, bloke eder ve bilinç kendisini bulduğu her boyutta (ölüm ötesi, vb.) madde, beden algılamasını bu program üzerinden oluşturur ve insan dünya yaşamı sırasında yaşadığı sıkıntıları, azapları yani cehennemini içinde bulunduğu her boyutta bu program üzerinden defalarca yaşamaya devam eder.
Yani bu olay, aynı senaryonun değişik zaman ve mekan algılamalarında defalarca tekrarlanarak yaşanması olayıdır. Bu olayı Kuran (Nisa suresi/56) ”Âyetlerimizi inkâr edenleri cehenneme sokacağız. Derileri kızarıp yandıkça, defalarca yerine taze deri yaratacağız, ta ki cezaları olan azabı iyice tatsınlar. Şüphesiz ki Allah azîz ve hakîmdir” şeklinde ifade etmiştir.
Dünya yaşamı haricinde insanın bilincini yeniden programlama şansı olmadığından beyin vasıtası ile program Işınsal bedene, İkizi ne aynen yüklendiği için, kişi aynı şeyleri gittiği her boyut’da yaşamaya devam edecektir.
Bu olay Kuran'da (İnşikak suresi/19) “Siz, mutlaka tabakadan tabakaya bineceksiniz! Mutlaka siz, boyutlar değiştirerek o boyutların uygun bedenlerine dönüşeceksiniz!” şeklinde ifade edilmiştir.
Akıllı insan Dünya yaşamında sahip olduğu beynini kullanarak akıl, düşünce ve muhakeme vasıtası ile programını yenileyerek gerekli formatlamayı yapar. Beyinde ki bu yenilenen format, bilinç vasıtası ile ışınsal bedene/ikizine aynen aynadaki görüntü misali yansır. Ve insan en son almış olduğu hal (program) ile enerji bedenindeki yaşamına ebediyen devam eder.
Yorumlar
Yorum Gönder