Kozmik şifre - Zikir - Hatırlatıcı

İnsanın gözünü açtığı dünya sın daki bedensel "benlik" hipnozu, hakikatine açılan bilinç kapılarına perde olup, onu dünyam dediği kozasına hapsetmiştir. Bu insana aslını hatırlamaz bir durum oluşturmaktadır. Bu durumdan kurtulmak, yani bilincin farkındalığı için bu kapıları açacak “zikir”(hatırlatıcı, tefekkür) gerekmektedir. Allah’ı hatırlatıcı genel zikirler(SubhanAllâhi ve bihamdihi, vb. gibi)
Hatırlatıcı, tefekkür(zikir) insana hakikatini hatırlatıp, bilincini, farkındalığını uyandırmak içindir. Zikir’in manası hatırlama, farkında olma, unutmama anlamındadır. Zikir kalben, ruhen, Allah ile irtibat kurarak, aslını hatırlayarak gerçeğe uyanmak, hakikatini algılayabilmek demektir.
İç aleme dönük, spritüel gelen pek çok şey aslında matematikseldir ve insanın dünyevi yaşamını bir şekilde etkilemektedir. Çünkü var olan her şeyin bir matematiği vardır. İnsan bilinçli veya bilinçsizce bir şeyi, bir kelimeyi zihninde tekrar etmeye başladığında beynin önce belirli bir bölgesinde, daha sonra genelinde tekrar edilen mana doğultusunda aktivasyon başlar, bu olay günümüz bilimi tarafından da tespit edilmiş bir durumdur.
Tüm dinlerdeki ritüellerde de belirli sayılarda bir sistem dahilinde tekrarlarla yapılan kozmik şifrelerden oluşan zikirler vardır.
Çünkü, düşünce, dua ve niyetler madde aleminde bir kerede ortaya çıkmaz. İnsan özünde var olan esma kodlarını zikir yolu ile aktive eder. Bu suretle kendi varlığını oluşturan terkipsel yapı içerisinde daha aktif hale gelen manalar, manyetik alan enerjilerini arttırıp, kişinin dünyam dediği yaşamında artan etki doğrultusunda çıktılar oluşmasını sağlar.
Buna göre beyin aynı kelimeyi, belirli bir süre tekrarlamaya devam ettiğinde beyinin genelinde güçlü bir nöron aktivasyonu oluşur.
Kişi belirlenmiş sayıda esma zikrettiğinde(şifre tamam olduğunda) beyninde oluşan kozmik enerji vasıtası ile kişinin dünya(sın)da o alan ile ilgili kozmik kapının kilidi açılır.
Yalnız bu kapıdan girenin bu alanın enerjisini en doğru şekilde kullanabilmesi, buna hazır olması gerekir. Aksi halde bilinçsizce yapılan esma zikirleri ile oluşan enerji yüklenmeleri, sahip olunan yapının oluşan enerjiyi taşıyamaması nedeni ile kişinin yaşamında istenmeyen neticelerin oluşmasına neden olur.
Mananın madde aleminde oluşması, zihnin o noktada yoğunlaştığı belirli tekrarlar neticesinde oluşur. Bu şekilde (zihinsel konsantrasyon ile) bir manayı tekrarlamak ancak o manayı açığa çıkartmada etkilidir. Bilinçsizce, gelişigüzel, taklidi yapılan tekrarlar(kodlamalar) bir sonuç getirmez.
Belirli bir sistem dahilinde yapılan tekrarlarla(kodlama) ile kuvve (düşünce, niyet) fiile dönüşür. Bunun için yaptığımız ibadetlerde, namaz, dua ve zikirlerde belirli sayıda tekrarlar vardır.
Yapılan tekrarlar rastgele değildir, hepsinin kendi içerisinde sistematik bir kodlama hesabı vardır.Sistem içerisinde (belirli gün, saat ve sayıda) yapılmayan tekrarlar bir daire içerisinde hareket ederek hep aynı çıkış noktasına kişiyi getirir ve dolayısı ile sonuca ulaşmaz.
Sistem içerisinde yapılan tekrarlar ise yine dairesel bir döngü oluşturur fakat bu dönüş spiral bir ilerlemedir. Dönüp aynı yere geldiğinizi zannedersiniz ama aslında farkında olmadan aynı çizginin bir üst halkasına ulaşmışsınızdır.
Yalnız, zannedildiği gibi sadece dil ile zikir yeterli değildir. Önemli olan kalp ile gönül ile de (her an Allah hakikatinin farkında olmak sureti ile) zikir de bulunarak bilinci diri ve uyanık tutmak gerekir.
“Allah'ı zikreden kimse ile zikretmeyen kimsenin misali, diri ile ölünün misali gibidir.” Hz. Muhammed(sav)
Yani zikir, sadece Allah’ı dil ile ezberden, telaffuz etmek demek değildir. Her an Allah’la bir ve beraber olduğunun bilinci ile nefsi kontrol altında tutarak, hakikatini her hatırladığında (zikirde) kalbin, Allah’ın nuru ile aydınlanıp, Allah’ı şah damarından daha yakın hissetmesi hadisesidir.
“And olsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler verdiğini de biliriz; Biz ona şah damarından daha yakınız (her halinden haberdarız ve her an kudretimiz altındadır)”(Kaf suresi/16)
Gerçekten hakkı verilerek kalben yaşanan zikir bilincin dikey yükselişidir. Yani miracıdır. Bu şekilde yapılan zikir(hatırlatıcı, tefekkür) insanı miraca yükseltir. Miraç ise insanın Allah’ı hissederek, kalp gözü ile görüp, algılayarak onunla bir olma anıdır.
Zikir, aynı zamanda tekrar edilen kelimenin manası doğrultusunda, beyinde oluşturduğu açılımla veri tabanının kapasitesini arttırarak, veri tabanının oluşturduğu güçlü bir bilinç ile ahirete, ölüm sonrası yaşama geçişi sağlar.
"Her kim benim zikrimden (hakikatini hatırlamaktan) yüz çevirir ise, muhakkak ki dünyada onun için çok sınırlı, dar bir yaşam(algılama) alanı vardır ve biz onu, kıyamet günü, mahşere kör olarak (bu dar kapasite ile) getiririz." (Taha suresi/124)
Not: Allah’ı hatırlatıcı genel zikirler (SubhanAllâhi ve bihamdihi, vb. gibi) belirli bir sayı olmaksızın tekrarlanabilir. Fakat kişiye özel açılım sağlayan esma zikirleri, kişinin yapısına özel olması gerekir. Bunun içinde bu işin ehli gerçek ariflerin, kişinin fıtratı doğrultusunda, gereken esmayı, bir doktor gibi gerektiği kadar vermesi gerekir. Çünkü sonuçta bu bir enerji yüklemesi olayıdır. Kime neyi, ne kadar verileceğini iyi bilmek gerekir. Aksi taktirde muayene olmadan iyi gelir deyip rast gele ilaç alıp, çok daha kötü durumlara düşen kimselerin durumuna düşülür. 

Yorumlar

  1. Üstadım özel zikirler ile ilgili tavsiye edebileceğiniz kaynak var mı ( kitap yada ehil kişi )

    YanıtlaSil

Yorum Gönder