Suretler - Putları kırmak

İnsan sahip olduğu malını, parasını, eşini, işini, sevdiği, güvendiği kimseyi, kısaca “suretleri” kendi varlığı için bir güvence olarak görür, sahiplenir ve bu suretleri(putları) kaybettiğinde geleceğinin kararacağı kaygı ve korkusu ile oluşan içsel ateş vehmi ile yaşamının her anını kendisine cehennem ederek yaşar.

Oysa!. İnsan suretlerin arkasında onu oluşturan “suretsizi” yani, gerçek, sonsuz gücü, Allah’ı fark edip, suretlerden oluşan putlarını bilincinde kırabilse (onların bir hiç olduğunu fark etse) tüm kaygıları, korkuları, sıkıntıları sona erip, yaşamı cennete dönüşecektir.

Yaptığın ibadetler dahi şartlanmalara dönüşüp, senin olmazsa olmazın durumuna gelip, surete girip seni suretsiz olandan perdeliyorsa, farkında olmadan her daim putlarını oluşturup, hakikatten perdelenmektesin.

Suret bir “Put”dan ibaret olduğu için surette kalanlara "Putperest" denir. Marifet suretler içerisin de suretsizi bulup, putperest likten kurtulabilmektir.

Suretlere sığmayanı, kalp gözü ile perdesiz görüp, bilmek için, Hz. Muhammed'in(sav) Kabe'yi putlardan temizlediği gibi, gönül Kabe'si olan kalbini (bilincini) putlardan(suretlerden) temizleyip, arınmalısın ki!.. Görerek, bilerek, hakkıyla iman edenlerden(emin olanlardan) olasın...

İnsanın bilincinde, “Adem boyutu” oluşmadan önce zihin, “ins” (gündelik bilinç halleri) ve “cin” (bilinç altı saklı kişilik) etkisinde veri tabanında oluşan halleri yaşamı (dünyası) olarak algılar.

Bu aşamada genetik ve çevresel faktörlerin oluşturduğu şartlanma ve değer yargılarının veri tabanını, programlaması ile oluşan çokluk (şirk) halleri, kişinin zihninde bütünden ayrı bir beden varlık kabulü ile benlik putunu oluşturarak insana, cehennemi = Allah'dan uzaklığı yaşatır.

Bu durum, insan bilincinde “Ben" düşüncesi ile oluşan sahiplik olgusunu oluşturur. Sahiplendiklerini (putlarını) koruma ve yaşatabilme düşüncesi ise insanın, bilincinde, vehim ile oluşturduğu tehdit unsurlarını otomatikman açığa çıkartarak, onu diğerleri ile devamlı bir mücadelenin oluşturduğu içsel ateşin içerisinde (cehennemde)de tutar.

Ben varım düşüncesi ile oluşturdukları dünyalarında, egoları ve sahiplenip putlaştırdıkları tanrıları(mal, mülk, şan, şöhret, güç, evlat, vb.) ile yaşayan bu kimseler, ancak tüm yaşadıkları sorunların kaynağının,"ben varım" algılamasından kaynaklandığını fark edip, çözümün “ben yok um” bilincinde olduğunu, idrak ettiklerinde, hakikatin farkına varırlar.

Koruyacak, kaygı duyulacak, sahiplenecek, putlaştırdıkları tanrılarının olmadığı (La ilahe) idraki ile, var olanın sadece Allah (İllallah) olduğunun farkında lığına ulaşıp, zihinlerinde oluşmuş olan putları kırıp, yok ederek, Allah’ın indindeki mükemmel sisteme teslim = İslam olurlar ve bunun neticesinde oluşan bilinç sıçraması ile de, tam bir farkındalıkla yeni olana geçiş yaparlar. Bu “Ba’s” olmaktır. Yani!. Şuursal boyutta yeniden dirilmektir.

Yorumlar