Kadere iman ile dönüştür! - Keşke deme!..

Dünya yaşamı, tereddüt ve şüpheler içinde geçen insanoğlu, zaman, zaman kendini bir yol ayırımında bulur ve bir seçim yapıp, karar vermek mecburiyetinde kalır. Fakat yaptığı seçimin doğru olup, olmadığını, oluşacak sonucun hayır mı, yoksa şer mi olacağını başlangıçta bilemez.

Doğru zannedilerek yapılan seçimlerin getirdiği güzelliklerin yanında, yanlış tercihlerin sebebiyet vermesi ile oluşan hatalar vardır ki, bunların pek çoğu insanın başına sıkıntılar açar ve onu çaresiz bırakır. Bu sıkıntı ile insan “Lev”(keşke, eğer, şayet) "Keşke!.." der. Keşke bunu yapmasaydım!. Keşke, eğer şunu şöyle yapsaydım o zaman bu böyle olmazdı!.

“Keşke” demeyen yok gibidir. Kimi insan, bir pişmanlığın akabinde keşke der. Kimi, gerçekleşmesini çok istediği şeyleri arzulamanın ihtirası ile keşke!.. diye mırıldanır.

İnsan bu dünyada öyle bir sınavdan geçiyor ki, zihninde taşıdığı fikirlerin, davranışlarına yansıttığı fiillerin, ağzından çıkan sözlerin hepsi bu sınav içerisinde değerlendirilip, kendisine karşılığı yaşam olarak sunuluyor.

Bu yüzden, ağızdan çıkan her söz, zihinden geçen her düşünce bütüne atılan maya gibidir. Azıcık bir maya, koca bir kazanı kendi yapısı doğrultusunda nasıl mayalayıp, oluşturuyorsa bu tarz sözcüklerde tüm benliği, vehim, vesvese ve korku ile yoğurup o doğrultuda kişinin dünyasında cehennemi çıktılar oluşturmaktadır.

Çünkü sistem gereği, farkında olmasak da zihnimizden geçen her düşünce, her niyet bütünü otomatikman etkileyerek dünyamızı dolayısı ile yaşadıklarımızı oluşturur.  

Dünyasında, imtihana tabi olan insan, her fiilinde ve düşüncesinde, ağzından çıkanın farkında olmak zorundadır. İnsanın kendi namına,"keşke, eğer böyle yapmasaydım" demesi doğru olmadığı gibi, bir başkası için de "keşke, böyle yapmasaydı bu olmazdı" demesi de doğru değildir. 

Hz. Muhammed(sav) insanları bu konuda uyarmaktadır. “Lev” (keşke, eğer, şayet) kavramı vehim, vesvese oluşturur, bu da şeytanı(cehennemi) davet eder. Sakın! Keşke' demeyin!."

”Eğer sana bir şey, bir musibet gelip isabet ederse, “keşke ben böyle yapmasaydım, böyle olurdu” deme!. “Allah böyle takdir etmiş, o dilediğini yapar de !..Zira, keşke kelimesi şeytanın(cehennemin) yolunu açar!..” Hz. Muhammed (sav)

Lev” (keşke, eğer, şayet) kelimesi vesvese, vehim,  kuşku oluşturduğundan Allah’tan emin(iman) olmaktan ve dolayısı ile Allah'a teslimiyetten kulu uzaklaştırarak, şeytana hizmet eder ve negatif üretir.

Yaşadıklarımız, bir önceki an da zihnimizde oluşturduklarımızın neticesidir. Bir sonraki an da da yaşayacakları mızı şu an da oluşturmaktayız. Önemli olan geçmişe takılı kalmadan (keşke şöyle olsaydı demeden) şu anı geçmişin verdiği tekamülle en iyi bir şekilde olumlayarak, enerjiyi dönüştürebilmektir.

Çünkü geçmişe ait olaylar olmuş, bitmiştir. Ok fırlatılmıştır. “Attığında sen atmadın, atan Allâh'tı" (Enfal suresi/17)

Bu gerçeğe rağmen, insan eğer şöyle yapılsaydı böyle olmazdı veya keşke şöyle yapılsaydı o zaman bunlar başımıza gelmezdi diye bir zihinsel hayıflanmaya başlarsa, şeytan onun içine vesvese, vehim (negatif) verir. Zihin o doğrultuda mayalanır ve bir kısır döngü oluşturarak art arda olumsuz çıktıları insan yaşam içerisinde almaya başlar.

Yani ok hedefe fırlatılmış, olan olmuştur, bunun aksi mümkün değildir(kader). İnsanın bu noktadan sonra yapabileceği aklı ile seçimini yaparak (hedefin, sonucun yerini değiştirerek) gelen yıkıcı enerjinin, pasifize edilip, dönüştürülmesi hadisesidir. Bu suretle hedefin yeri değiştirilerek okun(yıkıcı enerjinin) hedefi vurması ve hedeftekinin zarar görmesi engellenebilir.

İnsan vukua gelmiş olan olumsuzluklar karşısında aşırı üzüntüye kapılmayıp, geçmişte olmuş hadiselere kader penceresinden bakıp, Allah'ın takdirine rıza gösterip, hayır olan şey benim için Allah'ın takdir ettiği şeydedir. Doğru olanı, hayrı ve şerri sadece Allah bilir. Allah böyle takdir ettiği içindir ki, bu böyle oldu. Aksi asla mümkün değildir! Doğrusunu o bilir, Bu olanda da mutlaka bir hayır vardır dediği zaman yıkıcı negatif enerjiyi, pasifize ederek, sonuçta pozitife dönüştürür.

Bu da kişinin dünyasında bir sonraki aşamada daha olumlu fiillerin oluşması demektir. Sistem bu suretle pozitif kanaldan çalışmaya ve bir sonraki an da o doğrultuda olumlu çıktılar üretmeye başlar.

''Hakk’ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın. "Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir" diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?''(Şems-i Tebrizi)

Bu yüzden, şeytana fırsat veren “Lev”(keşke, eğer, şayet) türü negatif oluşturan düşüncelerin olumsuz etkilerinden korunabilmenin “kadere iman” ile yakın ilişkisi vardır. Kul hatasından kaynaklanan pişmanlığın verdiği üzüntü içinde iken “kadere iman” insanın yardımına koşar. Enerjiyi dönüştürür.

Yani şeytana alan açıp, fırsat veren keşke türü düşüncelerin oluşturacağı olumsuzluklardan zihni kurtarmanın, olumsuz enerjinin, olumluya dönüştürülmesinin yolu, sebepler dairesinde gereken tedbirleri aldıktan sonra, güçlü bir iman ile oluşanın en hayırlısı olduğundan emin olarak, Allah’a tam bir teslimiyet duygusu ile tevekkül etmektir.

Bu süreçte, insanın yapabileceğinin en iyisini yaptıktan sonra, oluşacak sonucun en hayırlı olacağı bilinci ile Allah'a tevekkül edip, sabır ile enerjinin dönüşümünü beklemesi gerekir. Sabır insana oluşan olayın bir hikmeti olduğunu idrak ettirir ve tekamülünü geliştirir. Sabretmek, katlanmak değil Hakk’ın fiillerini yerli yerince görüp, gayret ederek yaşamaktır.

“Senin için (her iki dünyada) faydalı olan şeylere rağbet et, Allah’tan yardım iste, acizlik, tembellik gösterme(yapabileceğinin en iyisini yapmaya çalış)!. Eğer başına bir musibet gelirse, “Lev (Keşke) şöyle yapsaydım, böyle olurdu veya eğer böyle yapmasaydım, başıma bu gelmezdi)” şeklinde bir şey söyleme! Bilakis şöyle de; “‘Allah’ın takdiri böyleymiş, en doğru olanı o bilir, o dilediğini yaptı, bu Allah’ın takdiridir.” Hz. Muhammed (sav)  

Yorumlar