Samediyet sırrı ve oruç ile nurlanmak - Kâfir(örten) olmak
Her şeyi bedensel olarak algılayıp, değerlendiren insanlara göre oruç bir açlık ve yasaklama süreci gibi gelir. Onlar için oruç ötedeki bir tanrıya yaranmak için yapılan açlık ritüeli ve yasaklamalardan oluşan bedensel bir külfettir.
Bu kimseler, bedensel ihtiyaçlarını karşılayamamanın, günlük konforlarını bozacağı vehim ve kaygısı ile çeşitli sağlık, vb. bahaneler arkasına sığınıp, orucun bedensel ve ruhsal getirilerinden farkında olmadan kendilerini mahrum ederler.*
Oysa “oruç” insan bilincindeki bedenselliği tüketerek, bilinci, bedende, bedensizliğe ulaştırıp bu suretle Allah’ın, samed (ihtiyaçsızlık) isminin nurlarını insana fark ettirir.
Allah’ın “Samed” isminin sırlarını fark edip, getirilerini yaşayabilmek için “oruç” insana lütfedilmiş müthiş bir farkındalık ve arınma metodudur.
Bu farkındalığa ulaşıp, bilincini arındırabilmesi içinde sağlığı yerinde olan İslâmı fark etmiş, idrak etmiş, herkese Allah ramazan ayında oruçlu olmayı zorunlu kılmıştır.
Oruç, esnasında bedenin istek ve arzularına direnen insan, ihtiyacı olan, helal şeylerden dahi kendi rızası ile uzak kalarak Allah'ın “Samediyet” (hiçbir şeye ihtiyaç duymayan) sıfatına mazhar olur. Bu Allah'ın samed ismini giyinmek demektir. Bu durum insanı halkta, Hakk’ı (vahidiyeti) hissetme duygusunun saf som haline götürür.
Bu suretle, bilincini Hakk’da bulan bedenselliğinin ihtiyaçları için duyduğu vehmi, korkuları, kaygıları tüketir. İhtiyaç duyduğu her şeyin tasasından uzaklaşarak, Allah'a duyduğu teslimiyet duygusu ile huzuru yaşar.
Çünkü!.. Allah'ın Hakka ve Halka dönük isimleri vardır. “Samed”(hiçbir şeye ihtiyacı olmayan) ismi Hakka, tek olana dönüktür. “Rezzak"(ihtiyacı olan) ise halka, varlıklar alemine dönüktür.
Samed (ihtiyaçsız) olduğunu fark edip, bu manayı hal edinebilen için Rezzak'ın (ihtiyacı olmanın) bir anlamı kalmaz. İhtiyaçsız olanda, kaygı, korku, tasa duymaz, kula, kul olmaz. Huzur bulur. Sıkıntı yaşamaz.
Allah'ın “Samed” ismine mazhar olan hiçbir kaygı duymadan sahip olduklarını paylaşır. Fakat Allah’tan başka kimseden bir şey istemez. Bu sıfatı giyinen görünürde fakir olsa da aslında hiçbir şeye ihtiyacı olmadığı için güçlüdür, özgürdür, zengindir.
Bu ismin tecellisine mazhar olamayan ise görünürde zengin bile olsa fakirdir. Çünkü farkındalıktan uzak hep sahiplendiklerini koruyabileceği bir şeylerin ihtiyacının arayışı içerisinde vehim, korku ve kaygıları ile bilincinin boğuştuğu cehenneminde yaşamaktadır.
Samediyet kavramının idrakine varıp, bu kavramın bilincimiz üzerindeki nurlarını yaşamamıza vesile olan ''oruç ibadeti'' nin kıymetini bilip, değerlendirip bu sayede gerçek güç ve özgürlüğü yaşayanlardan olmayı Allah nasip etsin inşallah!...
***
Tecelli kelimesi ortaya çıkmak, bilinir olmaktır. Allah kullarındaki esmaları(manaları) vasıtası ile yeryüzünde tecelli eder, yani bilinir.
Mesela bir kulunda Rezzak esması ağırlıklı ise, o kimseye gerektiği kadar maddi zenginlik vermiştir. Kul bu zenginliği ihtiyacı olanlara dağıtmak sureti ile onlara rızk vererek, Allah’ın Rezzak ismini dolaylı olarak yeryüzünde açığa çıkartıp, Allah'ı bu esması vasıtası ile yer yüzünde bilinir kılarak kulluğunu yerine getirir.
Sahip olduğu esmayı kendi benliğine mal edip, sahiplenerek vermekten kaçınan ise Allah’ın bu manasını örten(kâfir) olur. Sonucuna katlanır.
Mesela bir kulunda Rezzak esması ağırlıklı ise, o kimseye gerektiği kadar maddi zenginlik vermiştir. Kul bu zenginliği ihtiyacı olanlara dağıtmak sureti ile onlara rızk vererek, Allah’ın Rezzak ismini dolaylı olarak yeryüzünde açığa çıkartıp, Allah'ı bu esması vasıtası ile yer yüzünde bilinir kılarak kulluğunu yerine getirir.
Sahip olduğu esmayı kendi benliğine mal edip, sahiplenerek vermekten kaçınan ise Allah’ın bu manasını örten(kâfir) olur. Sonucuna katlanır.
Yorumlar
Yorum Gönder